Hepimiz Google için çalışıyoruz. En alakasız görünen sektörlerin müşterileri bile kimi seçeceğini Google’a sorup buluyor. “En yakın musluk tamircisi” diye arayınca ilk kimin telefon numarası ya da kim hakkında olumlu bir yorum çıkarsa o tamirci müşteriyi kazanıyor.
Bu yüzden hepimiz Google için çalışıyoruz. SEO’yu baş tacımız ediyoruz. Peki bu işte nasıl daha başarılı olacağız?
İçindekiler
URL, yani sayfanın adresi, arama motoru sonuç sayfaları, tıklanma oranları ve sosyal medya paylaşımları da dahil olmak üzere SEO’nun her alanında büyük fark yaratabilir.
O zaman SEO performansınızı güçlendirecek URL kurallarına bizim için önemli diyebilir miyiz? Kesinlikle! Peki, nedir bu kurallar?
İşte üç altın URL kuralı:
Doğru URL kullanımına bir örnek vereyim:
https://ornek.com/basarili-seo/
Bu da asla kullanmamanız gereken bir URL örneği:
https://ornek.com/der/46gfg455-98/a/i/?ref_=bb8?edid_=21null
Kullanıcı dostu URL hakkında yardımcı kaynak
En iyi URL benim olsun diyorsanız şu kaynakta işinize yarayacak bilgiler bulabilirsiniz: En İyi URL Pratikleri
Site URL’leri arasında site.com/sayfa.php?desc=21=order şeklinde sıralayan ya da sayfalara ayıran metrikler bulunur. Bu metriklerin Google tarafından indekslenmesi sonucunda binlerce gereksiz alt sayfa oluşabilir. Bu sayfalara yazılımsal olarak ihtiyacınız olabilir ama kullanıcı için bu sayfaların hiçbir anlamı yok.
Ancak, bu sayfaların sayısı arttıkça, arama motoruna çok fazla iş yüklemiş olursunuz. Kaldırılması gereken sayfaları Google’a bildirmezseniz sitenizin arama sonuçlarındaki sıralaması düşebilir.
Bu konuda ne yapabilirsiniz?
Boş içerik olarak hafızaya alınan sayfaları kaldırmak için Google’ın URL Parametreleri Aracı’nı kullanabilirsiniz. Böylece clid, win, from, banerid, nugt, q, v, id, ?php gibi eklerin oluşturduğu lüzumsuz sayfaların önüne geçerek site içi SEO sorunlarını büyük ölçüde önlemiş olursunuz.
Ana içerik, bir web sitesinde sayfanın temel hedefine odaklanan kısımdır. Bu blog yazısı, ürün açıklaması, duyuru, video ya da benzeri pek çok içerik olabilir.
“İçerik” dediğimizde, aklımıza genelde ana içerik geliyor.
Ancak bir de tamamlayıcı içerik var.
Bir web sitesinde sayfanın temel hedefinin dışında kalan ya da bu hedefle kısmen ilişkilendirilebilen içeriğe biz teknik tarafta tamamlayıcı içerik diyoruz.
Daha sade bir dille anlatalım: hangi içerik tamamlayıcı kategorisinde değerlendirilebilir?
Google’ın Arama Kalitesi Değerlendirme Rehberi için tamamlayıcı İçerik, tartışmalı bir konu. Ancak şunu söyleyeyim: tamamlayıcı içeriğin kalitesi, kullanıcı deneyimi ve Google’ın sayfanızı nasıl değerlendirdiğini etkileyebilir.
Tamamlayıcı içerik kalitesiz olursa– can sıkıcı reklamlar ya da kullanması zor navigasyon gibi – kullanıcıyı çileden çıkarır. Yani bu tür içerik işe yaramadığı gibi, olası etkileşimi de düşürür.
Diğer yandan kaliteli tamamlayıcı içerik kullanıcıya değer katar; keşfetmeye teşvik eder ve etkileşimi artırır.
Tamamlayıcı içerik hakkında yardımcı kaynak
Şu yazıda tamamlayıcı içerik hakkında çok iyi bilgiler var:
Fiziksel olarak bir ofis ve çalışanları olan iş yerlerine ait web siteleri, genellikle yarışa bir sıfır önde başlar. Bunun önemli sebepleri var:
Bu konuda ne yapabilirsiniz?
Web siteniz fiziksel varlığı olan bir işletmeyle ilgiliyse, internette hakkınızda daha fazla bilgi olması için çalışabilirsiniz. Yerel SEO yapıyorsanız, bu sizin için çok daha büyük avantaj yaratır.
Web sitenizi taranabilir ve arama motorları için erişilebilir hale getirmek, en önemli sıralama faktörlerinden biri. Çünkü Google, nelerin indekslenmeyeceğini ve nerede tarama yapılmayacağına bu bilgilere bakarak karar veriyor.
Arama robotlarına aşağıdaki kısımlarda tarama ya da indeksleme yapmamasını söyleyebilirsiniz:
Botları lehinize çevirmek için akla gelen ilk seçenek robots.txt olsa da bu, robot meta dosyalarını, kanonik etiketleri, HTTP sayfa başlıklarını ya da diğer robot kontrolü yöntemlerini sınırlandırmakta yetersiz kalır.
Şu durumla sık karşılaşıyoruz:
Mükemmel içeriğinizi geliştirip kullanıma açtınız, tonla bağlantı aldınız. Tebrikler! 👏🏼Sayfanıza aldığınız trafik ve arama sonucu sıralamalarında hızla başarıya ulaştınız.
Sonra işler değişti; sıralamanız hızla düşmeye başladı. 😱Günün sonunda rakiplerinizden çok daha fazla bağlantınız olmasına rağmen içeriğiniz Google’ın üçüncü sayfasına geriledi.
Bağlantı Hızı, çoğu zaman Tazelik Kriteri ile ilişkilendiriliyor. Bu kavram, size bağlantı veren sitelerin, ne kadar taze ve içeriğinizle ne kadar alakalı olduğunu gösteren orana işaret ediyor.
Bu konuda ne yapabilirsiniz?
Eğer bağlantı hızınız yavaşlarsa ya da hepten durursa, içeriğiniz artık taze sayılmaz ve sıralamaya değer bulunmaz. Bağlantı hızınızın sürekli artması ise, içeriğinizin arama sonuçlarında üst sıralara taşınmayı hak ettiğini gösterir.
Site haritaları, özellikle daha geniş kapsamlı web siteleri için SEO başarısının önemli bir belirleyicisi.
Site haritaları sayesinde Google, sitenizdeki içeriği bulabiliyor ve diğer sayfalarla karşılaştırarak nasıl sıralandıracağına karar veriyor. Site haritası olan siteler, diğerlerine göre daha kolay ve hızlı karşılaştırmalara ve dolayısıyla sıralamalara giriyor.
Site haritalarının tek faydası bu da değil. Sitenizdeki önemli sayfaları kategorize etmenin dışında dışında, site haritalarını kullanarak özel içeriklerinizi de öne çıkarabilirsiniz. Site haritasının etinden sütünden faydalanıyoruz (:
Nedir bu özel içerikler:
Aklınıza ilk XML site haritaları gelmiş olabilir ancak HTML site haritaları, sitenize çok daha fazla değer katabilir. Bunun en iyi örneklerinden biri de New York Times’ın HTML site haritası. Adamlar yapmış!
“Ben de yapayım” diyenler şu yazılara da bir göz atabilir:
Daha önceden Google, dış bağlantıların önemli bir sıralama kriteri olduğunu söylemişti. Bunun yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri Dijital Servisi’nin Yöneticisi olan Matt Cutts’a göre,
“Google, spam olabilecek sitelere ya da kötü komşulara bağlantı verdiği zaman sitelere güvenini kaybettiği gibi iyi sitelere verilen bağlantılara teşvik ediyor.”
Diğer yandan Google’ın Kıdemli Web Yöneticileri Eğilimler Analisti John Mueller şöyle söylüyor:
“Bizim için diğer sitelerden gelen dış bağlantılar ve aynı şekilde sitenizden diğer insanların sitelerine verdiğiniz bağlantılar özellikle bir sıralama faktörü değil. Ama yine de içeriğinize değer katabilir ve bu da karşılığında aramalarda bize yol gösterebilir.”
Bazen SEO uzmanları, başlarına ne geleceğini bilemeyip link vermeye korkuyor. Gerçek şu ki Google; diğer siteler işinize ve kullanıcı için yararlı bir bağlantı ise, onlara bir bağlantı vererek teşekkür etmenizi istiyor. Biraz nezaket ve emeğe saygı (:
Tabii şunu da unutmamak lazım: birden fazla SEO deneyi ve korelasyon çalışması, bize kaliteli kaynaklara bağlantı vermenin üst sıralarda yer almakla alakalı olduğunu gösteriyor.
SEO’da bilgi mimarisi yöntemleri, web sitesinin ve navigasyonun nasıl organize edildiğiyle ve sayfaların birbirine nasıl bağlandığıyla ilgilidir. Örn:
İyi bir site mimarisi, Google’ın taramasını kolaylaştırmakla kalmaz, aynı zamanda kullanıcıların sitede gezinmesine yardımcı olur. Böylece konuya dair bağlantı yetkinliğini kanıtlar. Bu faktörlerin hepsi ayrı ayrı çok önemli.
Şu yazılara da bir bakın derim:
Sayfalandırma, Google’ın sitenizi taraması ve indekslemesine yardımcı olmak yapabileceğiniz bir diğer yöntem.
Birden fazla sayfa, sırayla çalışıyorsa – mesela ürünleri listeleyen kategori sayfaları veya blog paylaşımları – doğru sayfalandırma uygulaması ile arama motorları ilgili içeriği kolayca bulabilir. Çünkü birbiriyle ilişkili sayfaları hemen tespit eder.
Sayfalandırma, özellikle hangi sayfayı hangisinin takip ettiğinin belirsiz olduğu durumlarda yardımınıza koşar. Mesela web sitenizde sonsuz kaydırma (infinite scrolling) fonksiyonu varsa mutlaka sayfalandırmalısınız.
Sayfalandırma ile ilgili yardımcı kaynaklar:
Google bazen kafamızı karıştırmaya çalışıyor sanki (: Neden mi?
Bir yanda domain yaşının Sıralama faktörü olarak önemli olmadığını açıkça ifade ediyor. İşte kanıtı: Google: Domain Age Doesn’t Matter For Search Rankings
Öbür yanda sitenin ilk kez ne zaman tarandığına ya da bir siteye işaret eden bağlantıların yaşına bakabileceklerini söylüyorlar.
SEO uzmanları rekabeti yüksek kelimelerde yeni bir siteyi sıralamaya sokmakta zorlanıyor ve bu süreçte kendilerini SandBox’ta bulabiliyorlar.
Yeni bir sitenin sıralamaya girmesini teknik olarak engelleyen bir şey yok. Yine de eski sitelerin bağlantı ve yetkinlik avantajı olacağı için sıralamaya girmesi çok daha kolay oluyor. Aslında nerdeyse tüm SEO korelasyon çalışmaları, eski domain ile üstlerde sıralanma arasında bir ilişki olduğunu gösteriyor.
Domain yaşı ile ilgili yardımcı kaynak:
İnternette sizden bahsedilmesi ve hakkınızda yapılan yorumlar Yerel SEO‘da sıralandırmanın çok önemli iki basamağını oluşturuyor. Test edildi, onaylandı (:
Bir işletme için kaliteli referanslar ve olumlu yorumlar, almak üst sıralara doğru koşar adım ilerlemek için altın değerinde.
Bilinirlik, düzenli arama sonuçları için de faydalı oluyor. Google Kalite Değerlendirme Rehberi, web sitelerini bilinirliğine göre puanlama konusunda tutarlı davranıyor. Google’ın kullanıcı deneyimi algoritmasına dahil ettiği artık bilinen bir şey.
Herhangi bir online işletme için fiziksel ortamdaki müşterilerin dijital ortamda bıraktığı izler, sıralamayı olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebilir. Artık akıllı telefonlar sayesinde kimin hangi mağazaya gittiğini ve burada ne kadar kaldığını ölçebilen Google için bu değerlendirmeler çocuk oyuncağı.
Bu konuda ne yapabilirsiniz?
Kaliteli referanslar ve olumlu yorumlar alarak ya da fiziksel ya da dijital ortamda mutlu müşteriler yaratarak online görünürlüğünüzü ciddi şekilde artırabilirsiniz.
Daha önce, alakalı anahtar kelime kullanımının önemli bir sıralama kriteri olduğundan bahsetmiştik. Ama Google sadece anahtar kelime kullanımına bakmıyor. İçerikteki diğer kelimeler, ifadeler ve içeriğin konusu da önemli kriterler arasında.
SEO uzmanları, Google’ın içeriğin konusunu değerlendirirken ne tür yöntemlerden faydalandığı üzerine çok tartıştı ve çok testler uyguladı. Sonunda bazı kavramlar ortaya çıktı:
Bu kavramlar birbirinden farklı olsa da hepsi, yaygın olarak bir arada kullanılan belli anahtar kelimeleri ve konuları tespit etmek için kullanılıyor.
Örneğin, arama konunuz “apple watch” ise, aşağıdaki anahtar kelimelerle karşılaşma olasılığınız çok yüksek:
Pek çok SEO çalışması daha üstlerde sıralanan içeriğin birbiriyle alakalı çok sayıda anahtar kelime ve ifade içerdiğini gösteriyor.
İnsanlar SEO ile ilgilenmeye başladıklarında genellikle domain adı için .com mu yoksa .org mu (ya da .marketing) kullanmaları gerektiğini soruyor. Tabii ki herkesin kendi işine ve markasına uygun olan uzantıyı seçmesi gerekiyor ama teknik olarak göz önünde bulundurulabilecek başka şeyler var.
Google tüm jenerik Üst Düzey Domain’lere (gTLD) eşit davranıyor. Bu domainlerin başlıcaları şunlar:
Sonunda ortaya çıkıyor ki, kullandığınız domain uzantısı aslında çok da fark etmiyor. Ama bunun bir istisnai durumu var: o da Ülke Kodlu Üst Düzey Domain (ccTLD) kullanımı.
.hk, .au, .fr, .in gibi uzantılar olarak karşımıza çıkan ccTLD’ler, Google tarafından coğrafi hedefleme için kullanılıyor. Bu da ccTLD kullanmanın sitenizin belli bir bölgede görünürlüğünü artırmaya yarayabileceği anlamına geliyor.
Bir ipucu 👀
Web sitesi sunucularınız farklı ülkelerdeyse, gTLD kullanmak ve dil ya da bölge çeşitliliğini hreflang ile vermek daha iyi bir fikir olabilir.
Hreflang gibi uluslararası hedefleme işaretleri veya ccTLD’lerin yanı sıra, sunucunuzun lokasyonu da belli bölgelerdeki arama sonuçlarında daha üstlerde listelenmenize yardımcı olabilir.
Ziyaretçilerinize yakın konumda bulunan sunucu, iki farklı avantaj sağlar:
Günümüzde İçerik Dağıtım Ağı ve bulut altyapısı kullanımı, içeriği dünyanın her yerine hızla ulaştırarak bu özelliğin etkilerini azaltmış olabilir. Bunu aklımızdan çıkarmayalım ama yine de sınırlı bir bölgeye hizmet veriyorsanız, sunucunuzun fiziksel olarak bu bölgede olmasının size faydalı olacağı kesin. Demedi demeyin (:
Sunucunun lokasyonu ile ilgili yardımcı kaynaklar:
Neredeyse tüm SEO korelasyon çalışmaları, direkt trafik ile yüksek sıralama arasındaki bağlantıyı konu alıyor. Peki, bu çalışmaların çelişkiler ve tartışmalara yol açmasına şaşırdık mı? Asla (: SEO, çok bilinmeyenli bir denklem.
İşin aslı şöyle:
– Google web trafiğinin diğer kaynaklarını sıralama kriteri olarak kullanıyor mu?
– Kimse bilmiyor ve çok önemli de değil.
Google’ın insanların hangi siteleri ziyaret ettiğini ve işaretlediğini izleyip kaydettiğini biliyoruz. Bunun için Chrome’u kullanıyor. Bu bilgileri kendi sıralama algoritmalarında kullanacaklarına inanmak pek paranoyakça sayılmaz. Yani, neden kullanmasın sonuçta (:
Aslında araştırmalar ve denemeler sonucunda, Facebook reklamı, televizyon reklamı ya da viral olan Reddit paylaşımları gibi farklı sebeplerle artan site trafiğinin ardından Google sıralamalarında yükseliş gözlemleniyor.
Gerçekten bir sıralama kriteri olsa da olmasa da direkt ve yönlendirilmiş trafik farklı yollarla görünürlüğünüzü artırıyor. İçeriğinizde gezinen daha fazla kullanıcı, daha fazla bağlantı ve paylaşım anlamına geliyor. Bu da SEO için paha biçilemez bir kazanım.
Dahası, trafik kaynaklarınızı çeşitlendirmek Google’ın gözünde sizi daha güçlü gösterebilir.
SEO uzmanları, bir sıralama kriteri olarak genellikle Okuma Seviyesi’ne odaklanırken daha önemli olan bir noktayı kaçırır.
İçeriğin okunabilirliği, bundan çok daha önemli.
Google, kelimeleri ve cümleleri inceleme işinde oldukça başarılı ve kalitesiz ya da anlamsız metinler, arama sonuçlarına giremiyor. Buna karşılık çok sıkıştırılmış ve ileri seviye içerik, internetteki çoğu insanın ilgisini çekmiyor.
İçeriğinizin tam olarak hedef kitlenize uygun yazılması gerekiyor. Doğrudan hedef kitlenize hitap etmek, kullanıcı niyetini karşılamanın en iyi yolu olacak.
İnternetteki en popüler içerikler kolayca tüketilebilen 7. ya da 8. seviye metinlerden oluşuyor. İşin özü, bu tür metinlerin öne çıkan snippet’ler kazanma, paylaşılma ve bağlantı alma olasılığı da daha yüksek.
Sonuç olarak okunabilirlik, hedef kitlenizin etkileşim oranını da artırıyor. Kesin bilgi!
Okunabilirlik ile ilgili çeşitli kaynaklar:
Google, gerçek bilgi içeren siteleri, gerçekleri çarpıtarak veren sitelere göre çok daha üst sıralarda göstermek istediğinden şüphemiz yok. Çünkü bu sonuca ulaşan çok sayıda kanıt var:
Yani sadece olgusal olarak doğru içerik paylaşmanız yeterli değil, sitenizde açıkça hatalı içeriğe yer vermemeniz de gerekiyor.
SEO’da başarıya götüren önerilerimizin sonuna yaklaşırken yazar bilinirliğinden söz etmezsek olmazdı. İlginç bir şekilde bu konuda çoğu kişi bilgi sahibi değil.
Google’ın bir sayfayı oluşturan kişiye dair bilgileri sıralamalar için kullandığı fikri uzun zamandır SEO dünyasında konuşuluyor.
Yazar bilinirliğinin etkisini fark etmek kolay olmayabilir ama bu bir gerçek ve içeriğinizi kimin oluşturduğunu açıkça göstermeniz çok önemli.
Yazar bilinirliği hakkında kaynak önerisi:
SEO uzmanlarının çoğu, özel WHOIS domain kaydının etkisinden yıllar boyu şüphe etti. Google’ın domain mülkiyetini izlediği ve WHOIS bilgisini önemsediğinden şüphe duyulmasının pek çok nedeni var.
“Yasadışı domainler tespit edilebilir. Örneğin, arama motoru; 125 belirli bir süre boyunca adres bilgilerinin fiziksel olarak doğru olup olmadığını, domain için iletişim bilgilerinin nispeten sık değişip değişmediğini, farklı ad sunucuları ve barındırma şirketleri arasında nispeten yüksek sayıda değişiklik olup olmadığını izleyebilir.”
“Whois gizliliğinin açık olması otomatik olarak kötü değildir, ancak bu faktörlerden birkaçını bir araya getirdiğinizde genellikle tek bir siteye sahip olandan çok farklı bir web yöneticisinden bahsediyorsunuzdur.”
En açık haliyle, Google “whois gizliliğinin açık olması otomatik olarak kötü değildir” demiştir. Bu çoğunlukla manipülasyona işaret eden karmaşık sinyallerle alakalıdır.
Dahası, son GDPR düzenlemelerinin etkileri, bu planı suya düşürüyor. Çünkü artık çok daha fazla web sitesinin kayıt bilgileri, varsayılan olarak özel hale geliyor.
Günün sonunda, şunları aklınızda tutmak işinize yarayabilir: